Çin, Rusya‘nın Ukrayna’yı işgalinin birinci yılında, “krizin siyasi çözümüne” ait 12 unsurluk bir bildiri yayımladı.
Birleşmiş Milletler ise işgalin birinci yıl dönümünde Rusya’yı kınadı ve Moskova’dan Ukrayna’daki askerlerini çekmesini, savaşı da durdurmasını istedi.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Belçika’da Flaman kamu yayıncısı VRT’de yayımlanan röportajında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin birinci yılına ait gelişmeleri kıymetlendirdi.
Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna’da yeni geniş çaplı bir hücum düzenleyip düzenlemeyeceğine ait bir soru üzerine, hiçbir şartta Putin’in barış istediğine dair hiçbir işaret bulunmadığını söyledi.
Moskova hükümetinin, Birinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, cepheye görülmemiş sayıda asker gönderdiğine işaret eden Stoltenberg, “Daha fazla çatışmaya hazırlanmalıyız” dedi.
“BU BİR YIPRATMA SAVAŞI”
Genel Sekreter, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Rusya’nın bu taarruzlarını püskürtebilmek için Ukrayna’nın, Batı ülkelerinin takviyesine gereksinimi var. Müttefikler, daima olarak hangi silahları tedarik edebileceğimize bakıyor fakat şu anda Ukrayna’da bulunan silahlar için kâfi cephane sağlamak daha değerli. Bu bir yıpratma savaşı, lojistik bir savaş.”
Stoltenberg, Ukrayna’daki savaşın ne vakit sona erebileceğine ait bir iddiada bulunmaktan kaçındı.
Ancak Genel Sekretere nazaran, NATO savaş bittiğinde tarihin tekerrür etmeyeceğinden emin olmak istiyor.
Önce 2008’de Gürcistan’ın işgali, akabinde 2014’te Kırım’ın ilhakı ve artık de Ukrayna’da topyekûn bir savaş yaşandığına işaret eden Stoltenberg, “Her şeyden evvel, Ukrayna’nın yeni hücumları durduracak ekipmana ve çalışana sahip olduğundan emin olmalıyız. Putin, öteki ülkelerin ne yapacağına karar verebileceği bir Avrupa istiyor, bu kabul edilemez. Rus saldırganlık modelini durdurmalıyız” diye konuştu.
Stoltenberg, Putin’in, ABD ve Avrupa’dan Ukrayna’ya yönelik silah sevkiyatına karşı misilleme ve nükleer silah kullanma tehdidinde bulunduğunun anımsatması üzerine, şu karşılığı verdi:
“Şu anda Rusya’nın hakikaten nükleer silah kullanmak isteyeceğine dair hiçbir belirti görmüyoruz. Yakın bir tehdit yok lakin Rusya’nın nükleer silahsızlanmadan adım adım geri çekilmesi pervasızlık. Nükleer silahların kullanılması katiyen kabul edilemez ve bir nükleer savaşın asla kazananı olmaz.”
“NATO, RUSYA İLE SAVAŞ HALİNDE DEĞİL”
Stoltenberg, NATO’nun şu anda Rusya ile savaş halinde olmadığını savunarak, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bütün bunların saldırganlıkla ilgili olduğunu unutmayın. Rusya öteki bir ülkeye saldırıyor. Bu milletlerarası hukuka alışılmamıştır. Ukrayna’nın kendini savunma hakkı vardır. Legal müdafaa hakkı BM Koşulu’nda yer almaktadır. Ukrayna’da NATO askeri yok ancak biz onları destekliyoruz. Ukrayna’yı legal müdafaa hakkı konusunda desteklemek bizim hakkımızdır. Bu bizi çatışmanın bir kesimi yapmaz.”
Stoltenberg, Çin hükümetinin Rusya ile Ukrayna ortasında barış müzakerelerini başlatma teşebbüsünün anımsatılması üzerine de, “bunu inandırıcı bulmadığını” vurguladı.
Genel sekreter, “Çin, Rus saldırganlığını minimum seviyede bile kınamak istemedi” dedi.
İsim vermeden Çin ile Tayvan ortasındaki tansiyona atıfta bulunan Stoltenberg, “Pekin idaresi, Putin’in ödemesi gereken bedelin yanı sıra potansiyel olarak hangi yararları elde edebileceğini bilmek için bu savaşı yakından izliyor. Avrupa’da olanlar, Asya’nın güvenliği için de önemli” görüşünü lisana getirdi.
ÇİN’DEN BARIŞ GÖRÜŞMELERİ İÇİN ÇAĞRI
Çin idaresi, Rusya ve Ukrayna’ya çatışmalarda nükleer silah kullanılmaması ve mümkün olan en kısa müddette barış görüşmeleri için masaya oturmaları davetinde bulundu.
Pekin idaresi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin birinci yılında, “krizin siyasi çözümüne” ait 12 unsurluk bir bildiri yayımladı.
Çin Dışişleri Bakanlığı’nın internet sitesinde yer alan bildiride, bütün taraflardan, Rusya ve Ukrayna’yı kısa müddette diyaloğa başlamaları konusunda desteklemeleri istendi.
Bildiride, Çin’in, sadece nükleer silah kullanımına değil, birebir vakitte bunları konuşlandırma tehdidine de karşı olduğu vurgulandı.
Çin hükümetinin açıklamasında, sivilleri muhafaza gereksiniminin altını çizerek, “Çatışmanın tarafları milletlerarası insancıl hukuka sıkı sıkıya bağlı kalmalı, sivillere yahut sivil tesislere saldırmaktan kaçınmalıdır” dendi.
