Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu ve beraberindeki heyet, Demokrat Parti Genel Merkezi’nde Genel Lideri Gültekin Uysal’ı ziyaret etti. Genel Merkezde, Karamollaoğlu’nu Ordu Milletvekili Cemal Enginyurt, Genel Lider Yardımcıları Muhammet Kelleci, Ahmet Uyanık, Bülent Şaninalp, Murat Aydoğdu ve GİK Üyesi Adnan Turfan karşıladı.
İki saatlik bir görüşme gerçekleştiren Karamollaoğlu ve Uysal, görüşmenin akabinde açıklama yaptı. Uysal, Karamollaoğlu’nu ve heyetini ağırlamaktan memnuniyet duyduklarını belirtti.
Uysal şunları söyledi:
“Siyasiler olarak bir makulün etrafında, ortak bedeller, ortak prensipler etrafında 83 milyonu bir ortaya getirmek üzere bir görevimiz var. Hepimizin temennisi; bu büyük ülkenin hukuk ve demokrasi temelinde, nimet ve külfetlerini eşit ve ortak bir biçimde paylaşabileceği, hukukundan emin olduğu bir Türkiye’yi inşa edebilmektir.
Bilhassa 16 Nisan referandumu ardından ortaya çıkmış siyasi iklim de siyasi partilerin makul ortak paydalarda buluşma mecburiyetini hepinize icbar ediyor. Geçmişte, 24 Haziran seçimlerinde Saadet Partisi ile birebir ittifak içinde bulunduk. Farklılıklarımıza karşın fikirlerimizi uygar bir formda milletin önüne koyabilme imkanı bulduk.
Bugün yaşanılan kutuplaşmanın ülkeye hiçbir yarar getirmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Önümüzdeki süreçte de partiler ortasındaki bu cins ziyaretlerin Türkiye’nin makulleşmesi ismine millete hizmet edebilecek değerli bir adım olduğu kanısındayız.
Ziyaretlerinden ötürü Saadet Partisi Genel Lideri Temel Karamollaoğlu’na ve heyetine müteşekkiriz. İnşallah yakın bir vakitte biz de kendilerini yeni genel merkezlerinde ziyaret edeceğiz.”
Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Uysal, minimum fiyata ait bir soruya şu cevabı verdi:
“Pandemi münasebetiyle ekonomik krizin daha da derinleştiğini biliyoruz. Bilhassa krizden en çok etkilenen bölümün de fiyatlı kesim olduğunun farkındayız. Enflasyon sayıları başta olmak üzere ekonomik dataların paylaşımı noktasında ne yazık ki datalarına güvenemez haldeyiz. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) adeta bir illüzyon kurumu haline gelmiştir.
Sayın Bakanın makul değerlendirmeleri var. Elbette sayısı fiili enflasyonla mukayese ettiğimizde Sayın Bakanın yaptığı açıklamaların aksi gerçeklerle karşılaşıyoruz. İnsanımızın taban seviyede bütçesi içerisinde temel gereksinimlerine ayırdığı hissesi göz önünde bulundurduğumuzda insanımızı bu sayının tatmin etmediği ortadadır. Aslında sendikalar da bu sayısı onaylamadı. Bizler de siyaseti bir sorumluluk duygusu içerisinde yapıyoruz.
Uzun müddettir çalışan insanlarımızın eline geçecek netin artırılması noktasında hükümetin de devlet olarak uzun müddettir sorumluluk alması gerektiği beklentisinde olduk. Bu beklentimiz karşılanması bu süreçte pek manalı olurdu lakin konseyden bu türlü bir karar çıktı.
Patronlarımızı de göz gerisi edemeyiz hesaplamaları yaparken. İnsanlarımızın taban refah seviyesinin artırılması noktasında Türkiye’nin gereksinim duyduğu en değerli problem vergi düzenlemeleriyle alakalıdır. Dolaylı vergilerle maalesef fiyatlı insanlarımız, emeklilerimiz daha da güç duruma içinde bulunuyorlar. Bir de emeklilerimiz içinde minimum fiyatın de altında geliri olan emeklilerimiz olduğunu düşünecek olursak onların da içinde bulunduğu zorluğu daha yeterli kavrayabiliriz.
İşsizlik yasaklarına karşın ülkemizde 10 milyonun üzerinde işsiz olduğu gerçeği var. Elbette Türkiye pandemi sürecine açıkta yakalanmıştır; yedek akçelerini tüketmiş, imkanlarını makus kullanmıştır. Bu noktada yoksulluğun daha da derinleştiğini söyleyebiliriz. O açıdan biz, taban fiyat sayısını olumsuz olarak kıymetlendiriyoruz.”
Aşıya ait soruya da karşılık veren Uysal şunları söyledi:
“Vaka sayılarından başlayarak çeşitli bilgilerin, sayıların kamuoyundan farklı münasebetlerle saklandığını, perdelendiğini görüyoruz. Üstelik sıkıntıyı neredeyse beka sorununa indirgediklerine de şahit olduk. Pandemi başladığından bu yana bilgilerin sağlıklı bir formda paylaşılmasından başlayarak eleştirilecek pek çok şey olmasına rağmen, lisanımızı ısırarak sorumluluk duygusu içinde değerlendirmeler yaptık.
Bütün baş karışıklığına karşın biz devletimize güvenmek istiyoruz. Vatandaşımız da devletimize güvensin. Çeşitli değerlendirmelerde insanlarımızın zihninin bulandırıldığının farkındayız ancak bilim insanlarının tavsiyelerine kulak verilmeli. Politikler ve toplumun kanaat başkanlarının de sorumluluk anlayışı içinde açıklamalar yapmaları lazım. Biz, olumlu görüşümüzü kamuoyu ile paylaşıyoruz.”
